Hüseyin Güllüoğlu Ortaokulu Yemen Türküsünin Hikayesi ve resimleri
YEMEN TÜRKÜSÜ
Atatürk ve Yemen Türküsü
Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk
her söylenişinde gözyaşlarını tutamayarak “Anadolu çocuklarının ne işleri vardı
yemen çöllerinde? Oraya gönderildiklerinde belki yeni evliydiler. Geride genç
eşlerini, kundakta yavrularını bırakmışlardı. İçlerinden birinin şansı yaver
gider de geri dönebilseler kendisi ve eşi yaşlanmış, çocuğu kız ise gelinlik
çağa gelmiş, erkekse koskoca delikanlı olmuş bulurdu. Bütün bunlar niçindi? Yazık günah değil miydi evlatlarımıza?”
Acılı, elemli ve
yaslı bir türkünün öyküsüdür bu. Tarihi bilinmez. Aslında bilinir de herkes kendine göre
değişik bir tarih söyler. Ama biz olayın gerçek yüzünü olayı yaşayan ve
anlatanların diliyle türküye dönüştürüldüğü biçimiyle anlatalım. Anlatanlara
göre o tarihte Osmanlı Yemen çöllerinde zorlu bir savaşa tutulmuştur. Divanlar
kurulur, savaş ve şartları haftalar boyu tartışılır durulur. Sonunda çözümün
Yemen ellerine vilayetlerden birinde oluşturulacak bir alayla gidilmesinin
mümkün olduğuna karar verilir. Düşünülür ki; bir tek vilayetten birlik oluşunca
bunlar hep akraba ve hısım olacakları için birbirlerine bağlılığı ve
dayanışmaları ile savaş alanından kaçmaları söz konusu olmaz. Haberler salınır.
Osmanlının dört bir yanından uzun beklemelere karşın istekli çıkmaz bu oluşuma.
Aslında istek olmasına olur da Osmanlının istediği gibi olmaz. Değişik
vilayetlerden çıkan bu gönüllü sayısı da yeterli olmaz. Bu sırada Muş’tan
Bulanık, Malazgirt ve Varto’dan bir ses yükselir Osmanlıya; “hepimiz varız,
gönüllüyüz yemen çöllerine gitmeye” Osmanlıya haber iletilir. Yetkililer bakar
sayı yeterli, karar verilir ve Yemen çöllerine Muş’tan oluşturulan bir redif
alayı gönderilir. Yemen’e gidilmesine gidilir ama hiçbiri de geri dönmez. İşte
bu türkü gidip de gelemeyen o isimsiz kahramanlardan Muş’ta kalan sevgilisinin
sesi, özlemi, elemi ve de acısıdır.





Yorumlar
Yorum Gönder